uzun zamandır blogger ve vlogger arkadaşlarımda gördüğüm Golden Rose velvet serisi nude rujlardan almak için gratis mağazasına gittim.. Ruju bulamadım ama bunlarla çıktım mağazadan :)
Garnier Makyaj temizleme suyu aldım..Bu ürünü ilkkez kullanacağım o yüzden mini boyunu tercih ettim. Memnun kalırsam büyük boyda alırım.
Depitak ağda bantlarından aldım.. Ben bu üründen daha önce de kullandım çok memnunum..
Benri marka kare makyaj temizleme pamuğu ve aseton aldım :) Bunlar da düzenli alışverişten sayılabilir :)
Hacı Şakir marka duj jeli.. Bu ürünü eşim kullanıyor. Onun için aldım.Çünkü eşim hassas bir cilde sahip ve duj jelindan çok memnun. Başka markalarda cildi anında alerjik reaksiyon gösteriyor. Ananas banyo süngeride eşime ait :)
Ve en son olarak Flormar marka 397 numaralı rose coral ojeye ... Ben tamamen renginden dolayı aldım. Tonu çok hoşuma gitti .. Ama ben kat kat oje sürmekten de çok hoşlanmıyorum :)
Eve gelince hemen denedim ojeyi..Tırnağımdaki doğal duruşuna bayıldım.. French yapınca da çok güzel oldu onuda sizinle paylaşayım dedim ..
Benden şimdilik bu kadar
Ayda'dan Sevgiler...
beni İnstagram hesabımdan da takip etmek isterseniz
Bugün bir arkadaş tavsiyesi ile denediğim bu keki sizinle de paylaşmak istedim.. Normal keklerden farkı içine toz krem şanti giriyor. Aslında kek kabarmamış gibi duruyor ama ben sanırım büyük boy kelepçeli kalıp kullandım. Orta boy kalıpta sanırım daha çok kabarır şimdi isterseniz size tarifine geçelim
MALZEMELER
3 Yumurta
1 Su bardağı toz şeker
1 Çay bardağı sıvı yağ
1 Paket kabartma tozu
1 Paket vanilya
2 su bardağı un
1 Su bardağı soğuk süt
1 Poşet toz krem şanti
1 Adet şeftali
Öncelikle yumurtaları ve şekeri birlikte köpürene kadar çırpıyoruz. Daha sonra da diğer malzemeleri teker teker ilave edip çırpmaya devam ediyoruz. Yağlanmış, unlanmış bir kek kalıbına döküyoruz ve üzerine ay şeklinde dilimlenmiş şeftalilerimizi diziyoruz.. 180' de pişiriyoruz...
Şimdi size dikkat edilmesi gereken bir şey söyleyeyim..
Diğer keklere göre daha geç pişiyor. Ona dikkat etmeniz gerekir benim fırınımda 45 dakika da pişti.
Bugün 25 ağustos 2015...Ve artık eşimle ben zorlu ama heyecanlı bir döneme giriyoruz :) Beni tanıyanlar bilir... Biz 6 yıldır evliyiz.. Ve 5 yıldır bir bebeğimiz olsun diye tedavi görüyoruz.. Bu yollarda çeşitli uygulamalar ,farklı tedavi yöntemleri uyguladık.. Ama hiç birinden olumlu bir sonuç alamadık. Çok üzüldük çok yıprandık ama sonunda yüzdük yüzdük tüp bebek için bütün işlemleri tamamladık..
Aslında benim bu bloğu yazmak istememdeki asıl sebep buydu. Bir infertilite günlüğü oluşturup bizimle aynı problemi yaşayan insanlara yaşadıklarımızı anlatmak.
Ve bir bebeğimiz olursa ona bu bloğu ilerde göstermek :)
Şimdi diyebilirsiniz ki 5 yılda neden bu kadar tüp bebek için geç kaldınız :) Çünkü biz ne zaman tüp bebek için hastaneye başvursak önüne bir engel çıktı. İlk başvuru yaptığımızda ben çok ciddi bir gribe yakalanmıştım ve bu durum tamamen ortadan kalkmadan yapılamaz denildi. Boğazlarım da iltihaplandı... Tam iyileşme dönemi 2,5 ay kadar sürdü. Devamın da yeniden başvurduğumuz da anneme rahim kanseri denildi. Ki aslında buda tam apayrı bir post konusu olabilir :) Annem kanser falan değilmiş sadece rahminde 7 aylık bir bebek kadar miyom varmış..Ameliyat olması gerekiyordu. Tabi ki böyle bir durumda bebek düşünecek halde değilim çünkü ben tek kızım ve annemle benim ilgilenmem gerekiyor. Neyse ki annem çok başarılı bir ameliyat geçirdi iyileşti şimdi çok sağlıklı bir kadın :)
Ve en son bu sene yine başvurduk. Bütün işlemler tamamlandı. Ama yine bir sorun vardı benim karaciğer enzimlerim çok yüksek geldi.. Ki ben o aralar çok ciddi karın ağrıları çekiyorum ama ben soğuk yedim midemi üşüttüm sanıyorum :) Daha doğrusu bunu bana acilde söylediler :) Her neyse çeşitli taramalar ultrasonlar mr lar falan derken safra kesemde bir sürü taş olduğu ortaya çıktı. Bu sefer de önce safra kesemi aldırmam gerektiği söylendi :) Yani bu uğurda bir de organ feda ettik :)Mayıs ayında ameliyat oldum, safra kesem alındı.. Çok hızlı iyileştim ve çok şükür ameliyat sonrası çok sıkıntı çekmedim..Ama yeni anestezi almış birine tüp bebek yapmanın çok uygun olmayacağı söylendi. O yüzden eylül ayına ertelendi.
Şimdi bütün işlemler yapıldı, hatta ilaç raporum bile çıktı beni bekliyor :)
Eylül ayının başında regl olacağım ama bunun için öncesinde bir ilaç almam gerekiyor. Ona da bu sabah başladım :) Yani benim bu yolculuğa çıktığım gün bugün..
Şimdi çok heyecanlıyım, aslında biraz da tedirginim acaba yine bir şey çıkar mı diye...
Lütfen dua edin bana çünkü en çok buna ihtiyacım var ..
Şimdi öncesinde yaptıklarımı yazayım size..
Bu herşeyden önce temiz olmayı gerektiriyor.
Deniz kenarında yaşayan biri olarak denize girememek beni çok zorlasa da 1 ay öncesinde denize, havuza girmeyi bıraktım. Hatta şezlonga bile oturmadım :) Çünkü çeşitli mantar ve enfeksiyonlar var. Buda sizin tedavinizi geriletecektir...Hemşiremin tavsiyesi ile günlük ped kullanmayı bıraktım neden mi çünkü günlük pedlerde enfeksiyona sebep olabiliyor. O yüzden günlük duş almak ve iç çamaşırı değiştirmek daha hijyenik. Yabancı tuvaletleri kullanmıyorum. Evimde de klozetimi misafirlerimin kullanmamalarını rica ediyorum...
Ve en son sizi üzen yıpratan strese sokan insanlardan koşar adım uzaklaşın ben öyle yaptım.. Zaten zorlu bir sürece giriyoruz bu yüzden de kimsenin ne beni nede eşimi üzmelerine izin veremem
Ve karşınızda Ağustos ayındaki favori ürünlerim...
Hepsi benden tam not aldı :)
Neutrogena alkol içermeyen tonik..
Cildin doğan nemlendirme özelliğini yok etmiyor. İçinde alkol olmadığı için kurutmadan temizliyor.Ben yağlı bir cilde sahibim yüzden bu ürünün yüzümde bıraktığı etkiyi çok sevdim..
Uzun süre ayrılmayacağımızı düşünüyorum
Amway Glister Diş macunu
Reklamlarda ki diş hekimleri ne öneriyor bilmiyorum ama ben bu diş macununu mutlaka öneriyorum.
Sık kahve tüketmekten dolayı oluşan lekelere karşı çok işe yarıyor. Fırçanızı doldurmanıza gerek bile yok. Bezelye tanesi büyüklüğünde fırçanıza almanız yeterli.
Fırçaladıktan sonra ağzımda bıraktığı tadı ve arınmışlık hissini seviyorum :)
Uni Care kayısı yağı losyonlu göz temizleme diski
Bende bir çoğunuz gibi suya ve neme dayanıklı makyaj malzemeleri kullanmayı seviyorum ama gözlerimden o makyajı çıkarana kadar da çok zorlanıyorum. Bu losyonlu diskler işimi artık çok kolaylaştırıyor... İçindeki kayısı yağıda gözüme ve kirpiklerime bakım yapıyor... Hatta benim uykusuz kaldığım zamanlarda gözlerimde batma ve yanma oluyor. Öyle zamanlarda da gözlerimin üzerine 1er tane disk koyup yarım saat kadar bekletiyorum.. Hem gözüm rahatlıyor..Hemde göz altlarımın ve kirpiklerimin bakımını yapmış oluyorum
Oriflame Love nature yüz maskesi
Bu maskeyi katalogtan almıştım. İçeriğinde çay ağacı özleri var. Yüzünüze uygulayıp 10 dakika bekliyoruz. Sonra bol su ile duruluyoruz. Daha önce de yazmıştım ben soyulan maskeleri sevmiyorum. Cildimi çekiştiriyormusum gibi geliyor.. Duruladıktan sonra yüzümdeki farkı hemen anlayabiliyorum. Temiz , aydınlık ve arınmış bir yüzüm oluyor...
Yeni kavanozlarımı size göstermezsem olmazdı :) Ben öyle cupcake macaron sevenlerden değilim :) Tabi yemek için asla hayır demem ama şekil olarak mutfağımda kullanmadım hiç... Benim mutfağım da genel olarak denizci bir hava esiyor.. Eeee bu durumdan kavanozlarım da nasibini aldı... :)
Uzun uzun nasıl yaptığımı anlatamayacağım çünkü ben bu konuda çokta profesyonel sayılmam....:) ama şu kadarını anlatayım size...Rich enemal cam boyasından kullandım. Boyayı uygulamak içinse bu ponpon fırça ları kullandım :)Gerisi hayal gücü işte :) Bu işi profesyonel yapanlar kaç kat boya uyguladı bilmiyorum ama ben 2 kat boya uyguladım :) Ben çok beğendim umarım sizde beğenirsiniz..
Herkese merhabalar Arabamız arıza yapınca hafta sonunu evde geçirenler klübüne katıldım :) o yüzden de bloğuma bu hafta neler yaptım ,yazdım.. sizinle de paylaştım
..Bu haftanın özeti.. Pazartesi benim cici kızım Su geldi bana :) onunla ve annesi Seville çok keyifli bir gün geçirdik..
Ve tabiki kızlarla bir araya gelince yapmadan edemedik... Türk kadınlarının medari iftaharı Kısır :)
Bu hafta bu lezzetle ilk kez tanıştım.. Kuş üzümü marmelatı... Artvin'in dağlarından gelen gelen doğal bir lezzet..Tadını çok beğendim..
çok ciddi bir mutfak temizliği yaptım.. Magnetlerim bile silindi :)
Herkese merhabalar... Uzun zamandır elimde olan Dostluk Ekmeğini bugün itibariyle bitirmiş bulunuyorum...:) Daha önce elimde bu kadar uzun süre bir kitap bekletmemiştim. Ama bitirmenin haklı gururu var üzerimde :)İlk başlarda beni sıksa da ve yaz mevsimi olması sebebiyle elime çok sık alamasam da bitirmeden bırakmak istemedim.. Ama sonunda değdi.. Beni okuduğuma pişman etmedi... :)Ve kitabı almam da etken şudur ki üzerindeki yazı
***
Bir damla gözyaşı ve umutla yoğrulmuş küçük bir
hediye,
kırılan kalbinizi iyileştirip tüm hayatınızı değiştirmeye yeter mi?
***
Sizi bilmem ama ben bu soruya yeter dedim :)
Kısaca şöyle özet geçeyim size;)
Julia Evarts, yaşama sevincini kaybetmiştir. Çektiği tüm
acıların ise tek bir sorumlusu vardır. Bir zamanlar en yakın arkadaşı olup da
artık yüzünü bile görmek istemediği kız kardeşi...
Bir gün küçük kızı Gracie ile birlikte eve geldiklerinde,
kapının önünde çiçek desenleriyle bezenmiş bir tabak ve yanında bir tarif
bulurlar. Üzerine ise bir not iliştirilmiştir: "Umarım beğenirsiniz."
Julia, bu beklenmedik hediyeden kurtulmak istese de kızını mutlu etmek adına tarifi
denemeye karar verir.
Çok
geçmeden kasabalarına yeni taşınmış olan iki kadınla tanışır. Eşini kaybetmiş
olan Madeline Davis, hayata tek başına devam etmenin bir yolunu ararken, ünlü
çellist Hannah Wang de Brisay ise kocasıyla boşanmak üzeredir.
Dostluk Ekmeği basit bir hikaye değil. Yani herkes ekmek
pişiriyordan ibaret değil. Ekmek sadece lezzetli bir araç olmuş bu hikayeyi
anlatmak için. Aile ilişkilerine, ikili ilişkilere değinen bir roman. Bu
nedenle zaman zaman duygulanmamak elde değil. Özellikle oğlunu kaybeden bir
annenin hissettiklerini okurken.
Okumayı seven herkesin mutlaka elinden geçmeli bu kitap... Dediğim gibi ilk başlarda beni sıksa da sonu güzeldi.... :)
Ayrıca kitabın sonunda amiş dostluk ekmeği tarifleri var ben denemeyi düşünüyorum... Yapmaya başladığımda onuda paylaşırım şimdilik benden bu kadar... :)
Aslında bu yazıyı uzun zamandır yazmak istemiştim... Bugüne kısmetmiş...
Ben, Leyla ile Mecnunu televizyonda yayınlandığında sadece bir kaç bölümünü izlemiştim...Ama ne zaman dizi oyuncularının düşünce özgürlükleri ile yaptıkları ve katıldıkları eylemler yüzünden dizi televizyondan kaldırıldı.. Dedim ki bu dizi izlenir :)
Senaryosunu Burak Aksak'ın yazdığı yönetmenliğini Onur Ünlü'nün yaptığı Leyla ile Mecnun tam bir olarak absürt komedi...
Dediğim gibi dizi TV de yayınlanırken sadece bir kaç bölüm izlemiştim.. Ama daha sonra eşimle birlikte en baştan izlemeye karar verdik. Bugünde son bölümü izledik...
Ve naçizane tavsiyem şudur arkadaşlar... İZLEYİN... Bu diziden size zarar gelmez.. Aksine faydasını görürsünüz...Çünkü ben arkadaşlığın böyle güzel anlatıldığı başka bir dizi hatırlamıyorum...
Töre cinayetleri yok, 15 yaşında kızı 70 yaşındaki adamla evlendirmek yok, arkadaşının sevgilisine asılan adam yok,... Dostluk var, paylaşmak var, arkanda bir desteğin olduğunu bilmek var,aşk var, beklemek var.... Ama bazen çokta güzel absürtlük var ,bilim kurgu var :) Adamlar aya çıktı yani o derece...
Otursam karakterlerle ilgili baya kitap yazarsın. Herbiri başlı başıan bir hikaye...
Mesela bir mecnun var ki kendisi nam-ı değer Ali Atay olur... :) Hikaye mecnunun üzerine kurulu..
Aynı gün, aynı hastanede dünyaya gelen iki bebek, yatak
sayısının azlığından dolayı yan yana yatırılırlar. Ailelerinin "doğar
doğmaz birbirlerini buldular" sözü üzerine beşik kertmesi yapılan bebekler,
isimlerini de efsane aşıklar olan Leyla ile Mecnun’ dan alırlar.
Aradan 25 yıl geçer. Bir sabah ailesi Mecnun'a durumu
anlatır ve Leyla'yı istemeye giderler. Mecnun başta bu durumdan rahatsızlık
duysa da Leyla'yı görür görmez aşık olur. Onu etkilemek için ne yapacağını
bilemeyen Mecnun, bir gece rüyasında aksakallı dedeyi görür. Aksakallı dedenin
rüyalarından çıkıp Mecnun'la beraber yaşamaya başlamasıyla da işler karışır. Mecnun
Leylayı bir trafik kazasında kaybeder. Bu durumu kabullenemeyen Mecnun 1 yıl
kimseyle konuşmaz. Daha sonra Leyla'nın organlarının bağışlandığını öğrenir.
Bunun peşine düşen Mecnun Leyla'nın kalbini alan Şirin ve ciğerini alan Sedef
ile tanışır. Bir yanda kültürlü ve bilgili Şirin diğer yanda kuryelik yapan ve
kendi gibi olan Sedef vardır. Mecnun ikisi arasında gidip gelir ancak ikisiyle
de mutlu olamaz. Sedef ve Şirin mahalleyi terk eder. Leyla'sının peşinde
çöllere düşen Mecnun daha sonra babasının eski bir arkadaşı olan Ömer'in kızı
Leyla'ya aşık olur.
Bütün karakterleri anlatmamın imkanı yok ama bu iki karakteri siz göstermezsem olmazdı...
Erdal Baggal :)Mahalallenin paragöz bakkalı...
-Çay erdal baggalda içilir...
-Baggalım ben baggal
İsmail abiiiiii :) Bu diziyi her izlediğimde gönlüme taht kurmuştur.. Hatta bu diziyi sevmemde ki en büyük etkendir..Mecnun'un çocukluk arkadaşı. Her gün farklı bir iş
yapmaktadır. Babasının bir gemide geleceği umuduyla sahilde el sallamaktadır.Ve o her salladığında ben hep aynı cümleyi kurmuşumdur
-İsmail abi o gemi bir gün gelicek..
-Ben ne anasının gözüyüm ben
-Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyormu
-Benim dedelerim varya.....
Yani son sözüm şunlardır.. Ölmeden önce yapılması gerekenler diye bir liste varsa eğer... Bu dizi o listeyi zorlar:)
Blog yazmaya başlamadan önce demiştim ki burası benim dijital günlüğüm olacak ve ben yaptığım herşeyi burda paylaşacağım diye kendi kendime planlar yapmıştım.. Bir kaç arkadaşım instagram hesabımdan kullandığım makyaj malzemelerini merak ettiğini yazmış.. Onun içinde bu yazıyı yazıyorum :)
Ben hiç bir zaman profesyonel makyaj yapmadım.. Hoşuma giden yada rengini beğendiğim ürünleri kullanma çabası benim ki..Asla hiç bir markaya takıntı şeklinde bağımlı değilim.. :)
Zaten İzmir'de de yaşayınca en doğal makyaj yapılır sokağa çıkılır. Çünkü ne kadar sabitlemeye çalışsan da o makyaj bir süre sonra akar :)
İşte bunlar benim sürekli kullandığım ürünlerim;
Essence BB cream SPF30(03 medium)
Oriflame optimals Yüz losyonu SPF15
Oriflame 8li göz farı
Any tekli göz farı.. ben bunu göz pınarlarımın üzerine uyguluyorum (53 numara)
Essence toz allık (20 babydoll)
Essence sparling romance 02 numara
Golden Rose cat Walk rimel
Maybelline The Rocket rimel
Golden Rose Keçeli Eyeliner
Maybelline The Colossal Kajal Eyeliner(Asla akma bulaşma yapmıyor 12 saate kadar dayanıklı)
Avon Colortrend göz altı kapatıcı yada concealer :)(light)
Veee en sevdiğim Essence miami roller girl lip balm :)
Herkese merhabalar.... Aslında eşimle sinemada izlemek istemiştik Limonatayı ama elimizde olmayan sebeplerden ötürü dün oturup evimizde izledik..
Yönetmenliğini Ali Atay'ın yaptığı (ki biz onu Leyla ile mecnunun mecnunu olarak biliriz)filmde baş roller de Serkan Keskin ve Ertan Saban oynuyor... Aslında tüm bu isimlerin yaptığı her filmi diziyi izlemeye özen gösteririm. Zira tarzlarını çok beğeniyorum :)
Filmin konusu da şöyle..Suat Makedonya'da yaşayan eski bir tır şoförüdür.Ve artık ölmeyi beklemektedir. Ama ölmeden önce oğlu Sakip'ten son bir istediği vardır. Yıllar önce İstanbul da imam nikahlı evlendiği bir kadından olan oğlu Selim'i bulması...Tabi Sakip'in elinde eski bir araba ve bir isimden başka bir şey yok .. Düşer yollara..
Film hikayesi ile trajik bir hikaye gibi görülse de bir o kadar da komik..Aslında bu filme bir yol hikayesi desek daha doğru olur.
İki kardeşin birbirini yolda tanıma ve anlama çabası..
Senaryosunu Ali Atay Ertan Saban ile birlikte yazmış. Bence çokta güzel olmuş.
